“Nasıl bir insan kendine özgü nitelik ve özelliklerle belirli bir ‘kimse’ oluyor ve diğerlerinden farklı ve özel hâle geliyorsa bir ‘yer’ ya da ‘kent’ de kendisini diğer yerlerden farklı kılan bir nitelikler bütünü olarak algılanabiliyorsa özel bir yer/kent olur ve zihinlere yerleşir.”
Kent Kimliği belli
bir geçmişi olan ve sürekli gelişmeye devam eden ve belli faktörlerle
şekillenen kavramlar bütünüdür. Kent kimliğini en çok etkileyen faktörlerin
başında o kentin fiziksel, sosyo-ekonomik, kültürel ve tarihsel özellikleri
gelmektedir. Nasıl insanları birbirinden ayıran -herkesin kendine özgü-
kimlikleri varsa kentlerinde diğer yerlerden ayrılarak okunabilmesini ya da
insanlar için anlamlı hale gelmesini sağlayan nitelikleri (kimlikleri) vardır.
Bir kentte gezerken
gördüğünüz yapılar, heykeller, semboller size bir hikaye anlatır. Kentin
yapısını, ruhunu bu sembollerde gözlemleyebilirsiniz. Modernleşen dünyada hızlı
kentleşmeyle beraber mantar gibi çoğalan gökdelenler, hiçbir kültür tarih
gözetilmeden talan edilen yapılar ruhsuz, “kimliksiz kentleri” ortaya çıkarıyor.
Kadıköy
Belediyesi’nin sosyal medya hesabında dolaşırken bir paylaşım dikkatimi çekti.
Kaldırımlardaki dubaları rengarenk boyayan belediye, Twitter hesabından şöyle
bir notla paylaşım yapmış: “Bahariye'deki bonibonları tamir edip renklendirdik.
Detay çalışmalar için sokak sanatçıları göreve!” Bu paylaşım
“renkli” bir sosyal medya içeriği olmasının dışında anlamlar ifade ediyor
aslında; estetiğe önem veren, sokak sanatçılarını destekleyen, kent kimliğine
önem veren bir belediye…
Kadıköy Haydarpaşayı,
Kalamış Sahili’ni, Boğa’yı sahipleniyor, koruyor. Kadıköy’ün dört bir yanını
grafitileriyle, duvar resimleriyle süsleyen sokak sanatçılarını destekliyor.
Duvar resimlerini, sanatsal çizimleri “çevre kirliliği” olarak gören ve yok
etmek için elinden geleni yapan belediyelere en iyi mesajı da yine Kadıköy
veriyor.
Kadıköy Belediyesi
umarım kentini, kimliğini korumaya her zaman devam ederler. Unutmamak lazım
kent kimliği; bir ruh, anlam, hikaye... Bir kentten hikayeyi alın geri neyi
kalır ki!