"Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru
orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır."
Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey
anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı
kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. "
Milan Kundera
Sakin Şehir (Cittaslow,) toplam 30 ülkede 190 üyesi bulunan bir yerel
kalkınma modeli. Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir
hızda yaşanmasını savunur. Cittaslow hareketi, insanların birbirleriyle
iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir,
el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda
alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan,
teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentlerin gerçekçi bir alternatif olacağı
hedefiyle yola çıkmıştır.
Yavaş Şehir Hareketi'nin temelleri seksenli yıllarda küçük şehirlere açılan fast foodlara karşı mücadele veren "Slow Food" hareketine dayanır. Rivayete göre 1986 yılında Roma'da ünlü İspanyol Basamakları Meydanı'nda bir fast food dükkânı açılır.
Birçok kanaat önderi ve esnaf, İtalya
gibi mutfağıyla gurur duyan bir ülkenin kalbinde dünyanın her yerinde
bulabileceğiniz böyle bir dükkânın açılmasına karşı çıkar. Tepkiler sonuç
verir, dükkân kapanır. Bu zafer, 'Slow Food'u, bugün 150 ülkede 100 binden
fazla üyesi olan bir sivil toplum örgütü haline getirir.
Bu hareketin felsefesini temel alan "yavaş şehir" hareketi de 1999'da Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnini
önderliğinde üç belediye başkanı tarafından kurulur ve Cittaslow Birliği 'yavaş'
felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çıkan kentlerin bir araya geldiği bir
birlik haline gelir.
Nüfusu 50.000'in altında olan kentlerin üye olabildiği Uluslararası Belediyeler Birliği'ne (Cittaslow)'e üye olarak kabul edilebilmek için şehirlerin belirli kıstasları yerine getirmeleri gerekiyor. Bu kriterlerden başlıcaları şöyle:
- Geleneksel yapıların korunması
- Trafiğin azaltılması
- Yerel ürünlerin kullanılması
- Yenilenebilir enerji kullanılması
- Fast food dükkânları yerine yerel yemeklerin sunulduğu restoranların desteklenmesi
- Eski yapıların restore edilmesi
- Gürültü kirliliğinin engellenmesi
- Hava kalitesinin yükseltilmesi
- Organik ürün üretilmesi
- El sanatlarının korunması gerekir
Türkiye'nin İlk Sakin Şehri Seferihisar
İzmir'in güneyinde yer alan Seferihisar, tarihi ve kültürel yapısıyla çok önemli bir konuma sahip. Giritliler tarafından kurulan ve Karyalıların bir kenti olduğu bilinen, tarihin en eski yerleşim yerlerinden Teos ilçe sınırlarında yer alıyor. Seferihisar'da Roma, Selçuklu, Lidya, Atina vb kültürlerine ait kalıntılar bulmak mümkün. Bölge içerisinde bulunan sit alanları, askeri yapılar nedeniyle fazla yapılaşmanın olmadığı doğal bir güzelliğe sahiptir.
Seferihisar'ın sakin şehir olma girişimleri 2009 yılında
başlıyor. Belediye başkanı Tunç Soyer'in Cittaslow kavramından haberdar olup,
harekete geçmesiyle Seferihisar bugün bir "cittaslow". Soyer
verdiği bir röportajda "cittaslow" ile ilgili şöyle diyor;
" Bir kentin doğasını, tarihini, esnafını, yemeklerini o kenti o kent
yapan özelliklerini korumadan kalkınmasının zararlarını fark ettik. Hayalimiz,
yaptıklarımızla diğer kentlere bu kavramlara saygı duyarak da
kalkınabilecekleri mesajını vermek"
Cittaslow sadece şehrin tarihini korumak üzerine kurulu bir sistem değil aynı zaman da bir yerel kalkınma modeli. Bu yüzden cittaslow'la Seferihisar'ın kaderi değişiyor, kent tarihi ve kültürel değerlerini korurken aynı zamanda da yerel üreticiyi destekleyen projeler ve kooperatiflerle ekonomik olarak da iyi bir ivme kazanıyor. Bu yüzden Seferihisar son dönemde sıkça karşımıza çıkan "Sürdürülebilir Turizm" kavramı için iyi bir örnek oluşturuyor. Sürdürülebilir Turizmin üç ayağı çevresel, ekonomik ve sosyal yapı sakin şehir kavramıyla doğrudan uyuşuyor ve ortaya kendi kimliğini koruyarak "markalaşmış" bir kent çıkıyor.
Cittaslow sadece şehrin tarihini korumak üzerine kurulu bir sistem değil aynı zaman da bir yerel kalkınma modeli. Bu yüzden cittaslow'la Seferihisar'ın kaderi değişiyor, kent tarihi ve kültürel değerlerini korurken aynı zamanda da yerel üreticiyi destekleyen projeler ve kooperatiflerle ekonomik olarak da iyi bir ivme kazanıyor. Bu yüzden Seferihisar son dönemde sıkça karşımıza çıkan "Sürdürülebilir Turizm" kavramı için iyi bir örnek oluşturuyor. Sürdürülebilir Turizmin üç ayağı çevresel, ekonomik ve sosyal yapı sakin şehir kavramıyla doğrudan uyuşuyor ve ortaya kendi kimliğini koruyarak "markalaşmış" bir kent çıkıyor.
Seferihisar bize bir (başkanın) yöneticinin doğru bir
vizyonla kenti nerelere taşıyabileceğini net olarak gösteriyor. Tunç Soyer
vizyonuyla kentin dokusuyla çok iyi uyuşan bir modeli Seferihisar'a taşıdı.
Hatta 2015 itibariyle Soyer, merkezi İtalya’da bulunan Cittaslow'un önceki
başkanı Gian Luca Marconi’nin önerisiyle yönetim kurulu tarafından, genel
başkan yardımcılığına seçilerek Seferihisar ve Türkiye'ye başka bir konum
kazandırdı. Bugün Seferihisar'ın açtığı yoldan ilerleyen ve cittaslow'a üye
olan 9 kentimiz var. Konumu itibariyle bir sakin şehir cenneti olan Türkiye'de
bu sayı doğru yöneticilerle kolay bir şekilde arttırılabilir. Yeter ki biz
üzerinde yaşadığımız tarihin, kültürün, değerlerin farkında olalım ve bunları
talan etmek yerine korumayı, sahiplenmeyi deneyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder